13 Şubat 2015 Cuma

Gramofon Cafe

Herkes bilir. En iyi müzik gramofondan dinlenir. Şarkıcı sanki yanınızda söylüyor hissini uyandırır. Şarkıcının nefes alışverişini dinleyebilirsiniz. Gramofon doğaldır. Çıplak sestir. Günümüzün oynanmış yapay seslerinden, kalitesiz müziklerinden uzaktır.

Ancak çoğumuzun bütçesini aşacağından gramofondan müzik dinleme imkanımız yoktur. Gramofon cafe bu açlığımızı gidermek için çok güzel bir mekan. En iyi müzikler bu cafede çalar. Üstelik istediğiniz şarkıyı çaldırtabiliyorsunuz öyle belirli bir listeleri yok ve müşterinin isteğine önem veriyorlar.
Dekorasyonu özellikle çok hoşuma gidiyor. Çünkü bizim eskidiği için attığımız pek çok şey orada dekor olmuştur. Eski telefondan eski çamaşır deterjanına kadar.
Cafe'nin bir kaç dükkan yanında cafenin sahibi 'Gramofoncu Ali'nin bir dükkanı daha var. Burada gramofon ve plak satışı yapıyor. Kendisi cafenin yıllarca olan bir birikim olduğunu söylüyor. Eski olan satılık bir şey gördüğünde aldığını artık alması için kendisine teklifler geldiğini söylüyor. Bu dükkanda 400 tl den 10.000 tl ye kadar gramofonlar satışta. Fakat çok özel plakları satmıyor. Sezen Aksu'nun ilk plağı gibi.

Fakat her mekanın ne kadar artıları olursa olsun eksileri muhakkak oluyor.  Çalışanları neredeyse kolundan tutup masanıza getirmeniz gerekiyor masayla ilgilenmeleri için.
Bazen gürültüden müziği duyamadığınız oluyor ve amaçsızlaşıyor.
Kesinlikle yerinin çok kötü olduğunu düşünüyorum. Buna rağmen hiç boş kalmıyor mekan ancak yeri daha iyi olsaydı daha iyi olacağını düşünüyorum.

Artılarıyla eksileriyle eğer Ankaraya yolunuz düşerse bir çay içmenizi ve sahibiyle sohbet etmenizi tavsiye ederim.

27 Ocak 2015 Salı

Cafe Del Mundo

Ankara'da gittiğim en güzel cafe bar. Bahçelievler 3. cadde'de bulunuyor. Mekan gerçekten çok hoş. İçerisinde dünyanın her yerinden bir şeyler bulabiliyorsunuz. Merdivenlerden çıkarken duvardaki dünyanın her yerinden plakalar çok güzel görünüyor. Kitaplar raflarda ve inceleme şansınız var. Çok gürültülü canlı müziklerin olduğu barlardansa televizyonlarda farklı zevklere hitap eden şeyler var. Birinde belgesel birinde futbol maçı gibi. Sesleri kapalı. Arkadaşınızla muhabbet ederek içebilmek için çok iyi. İnsan gerçekten mekanın büyüsüne kapılıp etrafı inceliyor. Dünyanın her yerinden biralar satılıyor. Ancak bunları çok pahalıya ve sulandırılmış olarak satıyorlar. Mesela dışarıda 4 liraya alabileceğiniz bir bira orada 18 liraya satılıyor. Ve su katılmış olduğunu çok rahat fark edeceğiniz kadar katıyorlar. Ama her şeye rağmen Ankara'daysanız bir kere görmeniz gerektiğini şiddetle tavsiye ediyorum. İzmir ve Eskişehir şubeleri de varmış onlarında çok güzel olduğunu düşünüyorum. Çalışanlarına dünyayı gezmeleri için maddi destek veriyorlarmış umarım hepimiz bir gün onlarla beraber dünyayı gezeriz :)

Önsöz

Öncelikle arkadaşım Hilal Gürdağ'ın blogunu görmeden önce hiç blog açma fikrim olmamıştı. Bu yüzden öncelikle Hilal'e teşekkür ediyorum. Daha sonra ev arkadaşım Ali bedirhan Dursun'a kısa süreli katkısından dolayı (açarsın kolay dedi) teşekkür ederim. Sevgilim Seda Nur Güven'e başta 'onu açınca sürekli onunla ilgilenirsin' demesine rağmen desteklerinden dolayı teşekkür ederim. Son teşekkür olarak gelecek internette adlı sitenin yazıları blogu açmama yardımcı oldu tam bir internet cahili olduğum için kendi başıma yapamadım. Umarım çok okunur ailemden gören olmaz kurdeleyi kesebiliriz :)